byk-cgr
  Namaz
 

Namaz Nasıl Kılınır..
























Abdest veya teyemmümden sonra namazınıza başlayabilirsiniz. Bu esnada
müslümanların yapması gereken birçok duruş şekilleri vardır. Dik durmalı
(Kıyam), eğilmeli (Rükû), daha sonra yere kapanmalı (Secde), ve nihayetinde
oturarak namazını bitirmelidir (Teşehüd).


Tüm bu duruş şekilleri belli başlı bir İslam felsefesini tasvir ederler.
İslam'da birçok ibadet şekilleri tek bir duada toplanmıştır. Kralların önünde
secde edilen zamanlar olmuştur ve müslüman da bir duada herşeyin hakimi olan
Allah'ın huzurunda secde eder. Pharaonların zamanındaki resimlerde de görüldüğü
gibi, kralların önünde rüku etmek alçakgönüllülüğün en büyük kanıtıydı. Bu
nedenle, İslam Allah'ın talimatıyla bunları duada kabul etmiştir. Böylece islamî
dua her şeye kadir olan Allah'a olan alçak gönüllülüğümüzü ifade edebilmemiz
için farklı duruşlardan meydana gelmiştir.
Aşağıda farklı duruş şekilleri ve
namazda yapılacaklar sırasıyla tarif edilmiştir.


KAMET


Birlikte kılınan namazda cemaat düzgün bir sıra halinde imamın arkasına saf
olmalıdır. İmamın arkasında ilk sırada duran müezzin kametin ilk kelimelerini
söyler. Namazda sadece iki kişi varsa kamet getirecek olan kişi sağ tarafta
durur. Yolcu erkekler de yolculukları sırasında ezan
okur, kamet getirirler. Yolcu, ezan okumayabilir. Ancak kamet getirmesi
sünnettir.Evde namaz kılan kişi kamet getirmese de olur. Kamet getirirse daha
iyidir.


Kamet ezanın kısaltılmışıdır yani ezanın her satırı sadece bir defa
söyleniyor demektir. Örneğin " La ilahe illallah"ın dışında iki defa tekrarlanan
cümle sadece bir defa söylenir. Sabah ezanında ilave edilen kelimeler de
okunmuyor.İkinci " Hayyalel felah" dan sonra şunlar ilave edilir:


"Kat Kama tissalat" Bu da ; "Namaz (Dua) başlıyor" anlamına
gelir. Okunacak Kamet şu şekildedir:


Allahü ekber, Allahü ekber,
Allahü ekber,
Allahü ekber.

Eşhüde en la ilâhe illallah.

Eşhüde en la ilâhe illallah.

Eşhedü enne muhammeden abdühü
ve rasululullah.

Eşhedü enne
muhammeden abdühü ve rasulullah.


Hayye alessalat,
hayye alessalat.

Hayye
alel-felâh. Hayye alel-felah.

Kad
kâmeti's-sâlatu. Kad kameti's-sala.

Allahü ekber,
Allahü ekber,

La ilâhe
illallah


NİYET


Kamet getirdikten sonra Niyet duası okunur:


"İnni veccehtü vechiyelillezî, feterassemâvâti velarza
hanîfevvema ene minel müşrikîn."

"Her türlü eğrilikten sıyrılarak, yüzümü
en yüksek varlığa döndüm. O ki yeri ve göğü yaratantır ve ben müşriklerden
(Allah'a ortak koşanlardan) değilim. "


Asıl niyet kalben niyettir. Bir insan bu kelimeleri söylemeden, sadece kalben
niyetle namaz kılsa o namaz da geçerli olur.


TEKBİR


Ve kısa bir süre için kulaklarımıza dokunup
"Allah-u Ekber
" yani "Allah en büyüktür" deriz.
Bu "Allah-u Ekber" dua başında
tekbir olarak adlandırılır.
Şimdi kollarımızı göğsümüzün üzerinde sağ elimiz
sol elimizin üzerine gelecek şekilde bağlarız. Bu duruşa arapçada "Kıyam" (dik
duruş) denilir.


SÜPHANEKE


Tekbirden sonra Arapça adı Sübhaneke olan duaya başlarız.


"Sübhaneke allahümme ve bihamdik ve tebare kesmük ve teala
ceddük ve la ilahe gayrük."

"Allah'ım tüm güzellikleri sana ihsan eder ve
ismin ile anarız. Sen herşeye kadirsin ve senden başkası tapılmaya layık
değildir."


TAAVVUZ


Daha sonra Taavvuz ile devam ederiz.


"Euzübillahimineşşeytanirracim"
"Allahım, şeytandan
ve lanetlenenlerden sana sığınırım."


 


BESMELE VE EL-FATİHA


Besmeleden hemen sonra Fatiha suresiyle devam ederiz.


"Bismillahirahmanirrahim."
" Sonsuz kerem ve rahmet
eden Allah'ın adıyla okumaya başlıyorum "


buna bağlantı olarak da Fâtiha suresi ile devam ediyoruz.


 

Elhamdülillahi rabbil a'lemîn
Errahman-ir rahîm

Mâlikî yevmiddîn
İyyâke nâ'büdu ve iyyâke nesta'în
İhdinassırat-al
müstâkiim
Sırâtallezîne en-amte aleyhim
Gayril mağdûbî aleyhim
veladdâlliin
(Amin)


Her türlü övgü alemlerin rabbi olan Allah'a mahsustur
O
(Allah) sonsuz kerem ve rahmet sahibidir
Mükafat ve ceza verilecek günün
sahibidir
(Ey Allah'ım) Ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım
dileriz
Bizi doğru yola ilet
Nimet verdiğin kimselerin
yoluna
(Sonraları) gazabına uğramamış ve doğru yoldan sapmamış olanların
yoluna (ilet)
(Amin)


İHLÂS SURESİ


Sonra Kuran'ın 112. suresi olan İhlâs suresini okuruz.


 

Kulhûvallâhü ehad,
Allâhüssamed,
Lem
yelid ve lem yûled
Ve lem yeküllehû küfüven ehad.


De ki: Mutlak varlık olan Allah tektir.
Kendisine
herşeyin muhtaç olduğu Allahtır.
O , ne doğurdu, ne de doğuruldu.
O'nun
hiçbir ortağı yoktur.


İhlâs Suresinin yerine isteyen Kuran'dan başka bir surede okuyabilir.


RÜKÛ, KIYÂM, SECDE, SÜCÛD, SECDE
SANİYE


Bizler " Allahu-ekber " diyerek rükûya (öne eğilme hareketi) varırız, yani
ellerimizi eğilirken iki dizlerimize yaslayarak eğiliriz. Aşağıda bahsi geçen
metinle de, tek sayıda olmak üzere en az üç defa olmak üzere okumaya başlarız.


"Sübhâne rabbiyel'aziym."
"Yüce rabbim her türlü
eksiklikten münezzehtir, her övgü O'nadır."


Bu duamızı ettikten sonra tekrar doğrulur ve ellerimizi iki yanımıza
bırakırız. Bu duruşa Kıyyam-ı saniye denir. Ve şu metni okuruz:


 

"Semi'allâhü limen hamideh
Rabbenâ lekel'hamd
Hamden
kesiren tayyiben mübareken fihi."


"Bütün varlıkların yaratıcısı olan Allah, kendine hamd edeni
işitir ve kabul eder.
Ey Rabbimiz! Hamdü senâ ancak sana mahsustur.

Hamd'a tek layık olan yüce varlık ancak, yalnız ve yalnız sensin!"


Tekrar " Allah-u ekber " dedikten sonra secdeye (yere kapanma) varırız. Bu
duruş esnasında alnımız, burnumuz ve her iki elimizin avuçları, dizlerimizle
ayak parmaklarımız da yere dokunur. Dirseklerin yere değmemesi dikkat edilecek
bir husustur ve pek makbul değildir. Kişi eğer yorgun ise dirseklerini
dizlerinin üstüne dayayabilir. Aşağıdaki metni tek sayı olmak koşuluyla
istediğimiz kadar fakat 3 defadan az olmamak kaydıyla okuyabiliriz.


"Sübhâne Rabbiyel-alâ"
"Pek yüce olan Rabbimi her
türlü eksiklik ve noksanlıklardan tenzih ederim."
demektir.


Tekrar "Allah-u ekber" dedikten sonra oturma pozisyonu alırız buna Kuudbeinas
secdesi (iki secde arasındaki duruş anlamına gelir) deriz. Bu esnada sol
ayağımızın üzerine otururuz sağ ayağımızın parmakları da yerde Mekkeyi gösterir
doğrultuda ileri doğru durur. Ellerimizi her iki dizimizin üzerine koyar ve bir
süre bu şekilde kalıp şu duayı okuruz.


"Allahümmagfirlî verhamnî ve âfinî vahdinî verzuknî
vecburnî verfa'nî"
"Allahım, beni bağışla bana merhamet eyle, bana afiyet
ver, bana hidayet eyle, bana rızk ihsan eyle, benim zor işlerimi düzelt ve beni
yücelt. "


Tekrar "Allah-u ekber" deriz ve ikinci defa secde pozisyonuna
varırız (secde-i saniye, İkinci secde anlamına gelir) Bu secde esnasında tekrar
ilk secdedeki dualar tekrarlanır.


Secde-i Saniye ile ilk rekat kılınmış olur. Tekrar kıyâm için ayağa kalkar
yalnız bu defa "Allah-u ekber" dediğimizde ellerimizi kulaklarımızın arkasına
değdirmeyiz, her iki elimizi direkt göğsümüzün üzerinde bağlarız.


Bu rekat olsun ve diğer gelecek rekatlar olsun hep Fâtiha suresi, kamet,
niyet, sena ve taavuz ile dua başlangıçları yapılır.


Fâtiha suresini okuduktan sonra Yüce Kuran'dan sevilen bir parçayı okur ve
ikinci rekâtı bitiririz. Aynen birinci rekatta tarif edildiği gibi.


TEŞEHÜD
Şayet namaz
iki rekattan ibaret ise ikinci rekattan sonra ayağa kalkmadan oturuş
pozisyonunda kalıp taşahüd okuruz.


 

"Ettehiyyâtü-lillâhi ves-selevâtü vet-tayyibâtü esselâmü
aleyke eyyühen.
Nebiyyü ve rahmetüllâhi ve berakâtüh, esselâmü aleynâ ve alâ
ibâdillâhis-sâlihiyn.
Eşhedü ella ilâhe illallâh. Ve eşhedü enne Muhammeden
abdühû ve Rasûlüh.


Manâsı : Bütün dualar, senalar Allah'a mahsustur. Allah için
yapılır. Ey mertebesi yüce olan peygamberim Allah'ın rahmeti ve bereketleri ile
selâm ve selâmetlik sana olsun! Selâm ve selâmetlik bize ve Allah'ın iyi
kullarının üzerine olsun. Ben şehâdet ederim ki Allah'tan başka hiçbir mâbud
yoktur, yine şehâdet ederim ki, Muhammed (a.s.) Allah'ın kulu ve resûlü
peygamberidir.


" Eşhedü en la ilâhe illallah " derken sağ elimizin şehadet parmağını
kaldırarak şehadet getiririz.


MASSURAH
Salatül
Taşahüd'ü okur okumaz ardından "Massurah" Peygamberimiz Muhammed (a.s.) için
olan duayı okuruz.


 

Allahümme salli alâ Muhammediv ve alâ âl-i Muhammed. Kemâ
salleyte alâ ibrahime ve alâ âl-i ibrahim. İnneke Hamidüm Mecîd.
Allahümme
bârik alâ Muhammediv ve alâ âl-i Muhammed. Kemâ bârekte alâ ibrahime ve alâ âl-i
ibrahim. İnneke Hamidüm Mecîd.


Açıklaması:
Ey Allah'ım ! Muhammed (s.a.v.)'e ve O'nun
âline salât et. İbrahim (a.s.)'e ve âline salât ettiğin gibi, şüphe yok ki sen
Hamidsin, mecidsin.
Ey Allah'ım ! Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e ve
O'nun âline mübarek eyle. İbrahim (a.s.)'e ve âline mübarek eylediğin gibi.
Şüphe yok ki, sen övülmüşsün, övülmeye layık, şan ve şeref sahibi yalnız sensin.


MASSURAH'TAN SONRA OKUNMASI GEREKEN
DUALAR


Masurrah'tan sonra edilen dualar Peygamberimizin sünnetlerinden sayılırlar.
Özellikle şu üç duaya çok önem vermiştir. İki tanesi yüce Kuran'dan alıntıdır
üçüncüsü ise meşhur hadislerinden alıntıdır.


İlk dua Yüce Kuran'dan alınmış olan Bakara Suresi 202. Ayettir.


Okunuşu :
"Rabbenâ âtinâ fiddünyâ hasenetev ve
fil-âhireti hasenetev ve kınâ azâben-nâr."

Açıklaması :
"Ey
Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ve güzellikler ver. Âhirette de iyilik ve güzellik
ver."


Bu duayı müteakiben İbrahim suresinden 41 ve 42ci ayetler okunur.


Okunuşu :
"Rabbicâlnî Mukimâs sâlati vamin zurriyeti
Rabbena va takabbel dua
Rabbenağfirli ve livâlideyye ve lilmü'miniyne yevme
yekûmül hisab."

Açıklaması:
"Yarabbi! Beni ve zürriyetimi
(neslimi) namazı dosdoğru kılan kimselerden yap, duamı kabul eyle Yarabbi.

Rabbimiz! Hesabı görülecek olan o kıyamet gününde beni, annemi, babamı ve
müminleri bağışla."


Daha sonra şu duayı söyleyebiliriz.:


Okunuşu :
"Allahümme inne selamtü nefsi, Sulman
kasiren faala yahfirus Sunnube illa ente fahfirii Mahfiretem min indeka verhamni
İnneke entel rahfürur rahim"

Açıklama:
"Yarabbi, ruhuma büyük
haksızlıkta bulundum, ve senden başka hiç kimse günahlarımı affedemez. Beni
affet ve merhamet eyle . Sen bağışlayan ve her daim merhamet
edensin."


Tabii ki bunların haricinde Allah'a başka dualar da istinad
edilebilir.


TESLİM VE NAMAZIN
SONU

Namazın sonunda teslimi okuyoruz.


Esselâmün aleyküm ve rahmetullâh
Açıklama :
Allah'ın selamı ve rahmeti üzerine olsun.


Burada başımızı yukarıdaki sözleri tekrar ederek önce sağa sonra sola
çeviriyoruz. Böylece iki rekattan ibaret namazımız sona ermiş oluyor.


Şayet namazımız üç veya dört rekattan ibaretse ikinci secdeden sonra Teheşşüd
okunup bitirilene kadar oturuyoruz. Tekrar kıyam için ayağa kalkıyor,
kollarımızı göğüsümüze bağlıyor ve üçüncü rekata Fâtiha suresini söyleyerek
başlıyoruz.


Burada unutmamamız gereken bir hususda şayet sünneti kılıyorsak Fâtiha
suresinin ardından kurandan bir sure okuyor sonra rukûya varıyoruz. Vitir
namazında Fâtiha Suresinden sonra yine Kuran-ı Kerimden bir dua okunur. Bu durum
namazın 3 veya 4 rekat oluşuna bağlıdır.


Şayet namaz 3 rekattan ibaret ise üçüncü rekatın sonunda, ikinci secdeden
sonra oturuş pozisyonuna geçiyor teheşşüd ve diğer dualarımızı söylüyor ve duayı
yine Essalamünaleyküm ve rahmetullah diyerek sona erdiriryoruz.


Namaz 4 rekattan ibaret ise ikinci secdeden sonra ayağa kalkıyor ve Fâtiha
suresi ile başlıyor ve ikinci ve üçüncü rekatı bitirdiğimiz gibi namazı sona
erdiriyoruz.


VİTİR NAMAZI VE KUNUT
DUALARI


Vitir Namazı 3 rekattan ibarettir. Farkı ise rukudan sonra üçüncü rekatta
Kunut duaları ilave edilerek okunur.


 

Okunuşu:
"Allahümme innâ neste'înüke ve nestağfiruke
ve nestehdîke ve nü'minü bike ve netûbü ileyke ve netevekkelü 'aleyke ve nüsnî
'aleykel hayra küllehû neşkürüke ve la nekfürüke ve nahleu' ve netrükü men yef
cürük.


 

Allahümme iyyâke na'büdü ve leke nusallî ve nescüdü ve
ileyke nes'a ve nahfidü narcû rahmeteke ve nahşâ 'azâbeke inne 'azâbeke bil
küffâri mülhig."


Anlamı:
"Allahım! Senin yardımını isteriz. Günahlarımızı
bağışlamanı ve bizi doğru yola iletmeni dileriz. Sana iman ederiz. Sana tövbe
ederiz. Sana dayanıp, sana güveniriz. Bütün hayırların senden olduğunu
söyleyerek, seni överiz. Sana şükrederiz ve sana karşı nankörlük etmeyiz. Sana
isyan eden kimseyi bırakır ve onu terk ederiz.


Allahım! Ancak sana ibadet eder, sadece senin için namaz
kılar ve secde ederiz. Ancak sana (kulluk) için çalışırız ve koşarız. Rahmetini
umar ve azabından da korkarız. Zira senin azabın kafirlere ulaşıcıdır."


BAĞIŞLANMA İÇİN DUA VE TESBİH
DUALARI


Her farz namazından sonra kısa bir süre için oturur ve en azından 30 defa
bağışlanma için şu duayı yaparız.


 

Okunuşu :
Estâğfürullah rabbi min külli sembin ve
etübû ileyk


Açıklaması :
Allahım beni bağışla ve Pişman olarak beni
ona yücelt.


Yüce rabbimizi takdir etmek için 33 defa " Süphanallah" ve "
Elhamdülillah " ve aynı zamanda 34 defa " Allahuekber " deriz.


Bundan sonra 10 defa tahlil, yani islamiyete biat etmenin ilk bölümü olan
"La ilahe il'lallah" sözcüklerini "Allah'tan başka İlah yoktur"
kelimesini okuruz.




SABAH
NAMAZI


Sabah namazı dört rek'attir. İki rek'at sünnet, iki
rek'at farzdır.
"Sabah namazının sünneti" şöyle kılınır:
1- Önce kıbleye
karşı dönülür. Ayaklar birbirinden dört parmak kadar açık olarak paralel
tutulur. Ellerin baş parmakları kulak yumuşaklarına değdirilir, avuç içleri
kıble istikâmetine açılır. “Niyet ettim. Allah rızâsı için bu günün sabah
namazının sünnetini kılmaya, döndüm kıbleye” diye kalbden geçirildikten sonra,
“Allahü ekber” diyerek, göbek altında, sağ el sol elin üzerine
bağlanır.
Kadınlar tekbîr alırken; ellerinin içi kıbleye karşı, parmak
araları normal açıklıkta ve parmak uçları omuz hizâsına gelecek şekilde ellerini
yukarıya kaldırırlar. Sağ el sol elin üzerinde olacak şekilde ellerini göğüs
üstüne koyarlar. Erkeklerde olduğu gibi sağ elin parmakları ile sol elin
bileğini kavramazlar.
2- Gözleri, secde edilecek yerden ayırmaksızın:
a)
Sübhâneke, okunur.
b) E’ûzü Besmeleden sonra Fâtiha, okunur.
c)
Fâtihadan sonra Besmele okunmaksızın bir zamm-ı sûre (meselâ; Elem terakeyfe..)
okunur.
3- Zamm-ı sûreden sonra "Allahü ekber" diyerek rükü’a eğilinir. El
parmaklarını açıp dizler üzerine konur, bel düz tutulur ve gözleri ayaklardan
ayırmayarak, en az üç defa "Sübhâne Rabbiyel-azîm" (5 veya 7 de olur)
denir.
Kadınlar rükûda, sırtını ve başını, bacaklarını, kollarını dik tutmaz.
Sırtlarını biraz meyilli tutarak erkeklerden daha az eğilirler. Ellerini
parmaklarını açmayarak dizleri üzerine koyarlar ve dizlerini biraz bükük
bulundururlar.
4- "Semi’allahü limen hamideh" diyerek doğrulunur.
Doğrulurken, pantolon çekilmez ve gözler secde yerinden ayrılmaz. Tam dik
durunca, (Rabbenâ lekel hamd) denir.
5- Ayakta fazla durulmadan "Allahü
ekber" diyerek secdeye gidilir. Secdeye giderken sırası ile;
a) Sağ diz,
sonra sol diz, sağ el, sonra sol el, burun ve alın yere konur.
b) Ayak
parmakları kıble istikâmetinde bükülür.
c) Baş iki elin arasına konur,

d) Elin parmakları bitişik tutulur,
e) Avuç içleri yere yapıştırılır.
Dirsekler yere yapıştırılmaz.
Kadınlar, secdede kollarını yanlarına bitişik
hâlde bulundururlar.
f) Bu vaziyette iken en az üç defa "Sübhâne
rabbiyel-a’lâ" denir.
6- Sonra, “Allahü ekber” diyerek sol ayak yere
yayılır, sağ ayağın parmakları kıble istikâmetinde bükülür, uylukların üzerinde
oturulur. Avuçlar, dizin üzerine konur ve parmaklar kendi hâline
bırakılır.
Kadınlar ise, ayaklarını yatık olarak sağ tarafına çıkarır ve
öylece otururlar.
7- Uyluklar üzerinde sübhânallah diyecek kadar oturduktan
sonra, "Allahü ekber" diyerek, tekrar secdeye varılır.
8- Secdede, yine en
az üç defa "Sübhâne rabbiyel a’lâ" dedikten sonra “Allahü ekber” diyerek ayağa
kalkılır. Ayağa kalkarken, ellerle yerden kuvvet alınmaz ve ayaklar yerinden
oynatılmaz. Secdeden kalkarken önce alın, sonra burun, sonra da sol el ve sağ
el, sonra sol diz ve sağ diz yerden kaldırılmalıdır.


9- Ayakta iken Besmeleden sonra Fâtiha ve bundan sonra bir zamm-ı sûre
okunup, "Allahü ekber" diyerek rükü’a eğilinir.
10- İkinci rek’at de,
birinci rek’atte târif edilen şekilde tamamlanır. Yalnız ikinci secdeden sonra,
"Allahü ekber" deyince, ayağa kalkmayıp uyluklar üzerine oturulur ve:


a) "Ettehiyyâtü", "Allahümme salli", "Allahümme bârik"ve "Rabbenâ âtina"
duâlarını okuduktan sonra, önce sağa, "Esselâmü aleyküm ve rahmetullah", sonra
sola "Esselâmü aleyküm ve rahmetullah" diye selâm verilir.
b) Selâm
verdikten sonra, "Allahümme entesselâm ve minkesselâm tebârakte yâ zel-celâli
vel-ikrâm" denir ve hiç konuşmadan sabah namazının farzını kılmaya kalkılır.
Çünkü, sünnet ile farz arasında konuşmak namazı bozmaz ise de sevâbına azaltır.

Sabah namazının sünneti ile farzı arasında kılınış bakımından bir fark
yoktur. Aynı şekilde farz da kılınır.
Bundan sonra, üç kere "Estagfirullah"
denir, sonra, "Âyet-el-kürsî" okunur ve tesbih çekilir. Yani, otuzüç defa,
Sübhânellah, otuzüç defa Elhamdülillah, otuzüç defa Allahü ekber denir. Sonra,
Lâ ilâhe illallahü vahdehu lâ şerîkeleh, lehülmülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ
külli şey'in kadîr, denir. Bunları sessizce okumalıdır. Yüksek sesle okumak
bid’attır.
Daha sonra duâ edilir. Duâ ederken, eller göğüs hizâsına
kaldırılır. Eller göğe doğru açılarak avuçların içi yüze doğru biraz meyilli
tutulur ve iki elin arası açık bulundurlur. Dirsekler yanlara yapışık olmaz.
Sabah namazını tablo hâlinde görmek için burayı tıklayınız.
Cemaatle
kılarken

İmâmla birlikte kılarken, ayakta iken imâm içinden okusa da,
yüksek sesle okusa da, cemaat bir şey okumaz. Yalnız, birinci rek'atte,
Sübhâneke okur. İmâm, yüksek sesle Fâtihayı bitirince, cemaat yavaşça "âmîn"
der. Bunu yüksek sesle söylememelidir. Rükü’dan kalkarken, imâm "Semi’allahü
limen hamideh" deyince, cemaat yalnız, "Rabbenâ lekel hamd" der. Sonra eğilirken
"Allahü ekber" diyerek, imâmla birlikte cemaat de secdeye gider. Rükü’da,
secdelerde ve otururken yalnız kılar gibi cemaat de okur.


ÖĞLE
NAMAZI


Öğle namazı on rek'attir. Önce, dört rek'at ilk
sünneti, sonra dört rek'at farzı, farzdan sonra da iki rek’at son sünneti
kılınır.
Sünnet ve farz ları diğer namazlar gibi kılınır.(Sabah Namazında
anlatılmıştır)


 

İKİNDİ
NAMAZI



İkindi namazı sekiz
rek'attir. Önce, dört rek'at sünneti, sonra dört rek'at farzı kılınır.İkindi
namazının ilk sünnetinin kılınışı
Sünnet ve farz ları diğer namazlar gibi
kılınır. (Sabah Namazında anlatılmıştır)


 

AKŞAM
NAMAZI



Akşam namazı beş rek'attir.
Önce üç rek'at farzı, sonra iki rek'at sünneti kılınır.
Akşam namazının
farzının kılınışı
Sünnet ve farz ları diğer namazlar gibi kılınır. (Sabah
Namazında anlatılmıştır)


YATSI
NAMAZI


Yatsı namazı onüç rek'attir. Önce, dört rek'at sünnet,
sonra dört rek'at farz, sonra iki rek'at son sünnet, bundan sonra üç rek'at,
Vitir namazı kılınır.
Sünnet ve farz ları diğer namazlar gibi kılınır. (Sabah
Namazında anlatılmıştır)


Vitir namazının
kılınışı

Vitir namazı üç rek'attır. Şöyle kılınır:
1- Önce kıbleye
karşı dönülür. Ayaklar birbirinden dört parmak kadar açık olarak paralel
tutulur. Ellerin baş parmakları kulak yumuşaklarına değdirilir, avuç içleri
kıble istikâmetine açılır. “Niyet ettim. Allah rızâsı için bu günün vâcip olan
vitir namazını kılmaya, döndüm kıbleye” diye kalbden geçirildikten sonra,
“Allahü ekber” diyerek, göbek altında, sağ el sol elin üzerine bağlanır.
2-
Gözleri, secde edilecek yerden ayırmaksızın:
a) Sübhâneke, okunur.
b)
E’ûzü Besmeleden sonra Fâtiha, okunur.
c) Fâtihadan sonra Besmele
okunmaksızın bir zamm-ı sûre (meselâ; Elem terakeyfe..) okunur.
3- Zamm-ı
sûreden sonra "Allahü ekber" diyerek rükü’a eğilinir. El parmaklarını açıp
dizler üzerine konur, bel düz tutulur ve gözleri ayaklardan ayırmayarak, en az
üç defa "Sübhâne Rabbiyel-azîm" (5 veya 7 de olur) denir.
4- "Semi’allahü
limen hamideh" diyerek doğrulunur. Doğrulurken, pantolon çekilmez ve gözler
secde yerinden ayrılmaz. Tam dik durunca, (Rabbenâ lekel hamd) denir.
5-
Ayakta fazla durulmadan "Allahü ekber" diyerek secdeye gidilir. Secdeye giderken
sırası ile;
a) Sağ diz, sonra sol diz, sağ el, sonra sol el, burun ve alın
yere konur.
b) Ayak parmakları kıble istikâmetinde bükülür.
c) Baş iki
elin arasına konur,
d) Elin parmakları bitişik tutulur,
e) Avuç içleri
yere yapıştırılır. Dirsekler yere yapıştırılmaz.
f) Bu vaziyette iken en az
üç defa "Sübhâne rabbiyel-a’lâ" denir.
6- Sonra, “Allahü ekber” diyerek sol
ayak yere yayılır, sağ ayağın parmakları kıble istikâmetinde bükülür, uylukların
üzerinde oturulur. Avuçlar, dizin üzerine konur ve parmaklar kendi hâline
bırakılır.
7- Uyluklar üzerinde sübhâhallah diyecek kadar oturduktan sonra,
"Allahü ekber" diyerek, tekrar secdeye varılır.
8- Secdede, yine en az üç
defa "Sübhâne rabbiyel a’lâ" dedikten sonra “Allahü ekber” diyerek ayağa
kalkılır. Ayağa kalkarken, ellerle yerden kuvvet alınmaz ve ayaklar yerinden
oynatılmaz. Secdeden kalkarken önce alın, sonra burun, sonra da sol el ve sağ
el, sonra sol diz ve sağ diz yerden kaldırılmalıdır.
9- Ayakta iken
Besmeleden sonra Fâtiha ve bundan sonra bir zamm-ı sûre okunup, "Allahü ekber"
diyerek rükü’a eğilinir.
10- İkinci rek'at da, birinci rek'atte târif edilen
şekilde tamamlanır. Yalnız ikinci secdeden sonra, "Allahü ekber" deyince, ayağa
kalkmayıp uyluklar üzerine oturulur ve:
11- Ettehiyyâtü okunup üçüncü rek’ata
kalkılır. Üçüncü rek’atta Fatiha ve Zamm-ı sure okunduktan sonra eller
salıverilmeden kulaklara götürülür ve “Allahü ekber” diye tekbir alınır. Bundan
sonra Kunut duâları okunarak rükû ve secdeler yapılır ve oturulur. Bu
oturuşta:
a) "Ettehıyyâtü", "Allahümme salli", "Allahümme bârik"ve "Rabbenâ
âtinâ" duâlarını okuduktan sonra, önce sağa, "Esselâmü aleyküm ve rahmetullah",
sonra sola "Esselâmü aleyküm ve rahmetullah" diye selâm verilir.
b) Selâm
verdikten sonra, "Allahümme entesselâm ve minkesselâm tebârakte yâ zel-celâli
vel-ikrâm" denir ve böylece namaz tamamlanmış olur. Bundan sonra üç defa
"Estagfirullah"dedikten sonra Âyet-el Kürsi okunur ve tesbih çekilir ve duâ
yapılır. Yatsı namazı ve vitir namazını tablo hâlinde görmek için burayı
tıklayınız.

TERÂVİH
NAMAZI


Terâvih namazı erkek ve kadınlar için sünnettir. Yirmi
rek’attir. Ramazan-ı şerîfin her gecesinde kılınır. Cemaat ile kılınması
sünnet-i kifâyedir. Vakti yatsı namazından sonra ve vitrden öncedir. Vitirden
sonra da kılınabilir. Meselâ, Terâvih namazının bir kısmına yetişip, imâmla vitr
namazını kılan kimse, terâvih namazından, yetişip kılamadığı rek’atları,
vitirden sonra kılar. Vitir namazı, yalnız Ramazan ayında cemâat ile kılınır.

Kılınmayan terâvih namazı kaza edilmez. Kaza edilirse, nâfile olur. Terâvih
olmaz.

Terâvih nasıl kılınır

Terâvih namazını ikişer rek’at
olmak üzere, on selâmla ve her dört rek’at sonunda bekleyip tesbîh yaparak
kılmak müstehabdır. Terâvih namazı cemâatsiz yalnız olarak kılındığında; iki
rekatte bir selam verildiğinde sabah namazının sünneti gibi, dört rek'atte bir
selam verildiğinde ikindi namazının sünneti gibi kılınır. Cemâatle dört rekatte
bir selam verilerek kılındığında, ikindi ve yatsı namazlarının ilk dört
rek'atlık sünneti gibi kılınır, ya’ni ilk oturuşta salli barik okunur, üçüncü
rekatte kalkıldığında sübhaneke okunur. Kaza borcu olan, boş zamanlarında, beş
vaktin sünnetleri ve terâvih yerine de kaza kılıp, bir ân önce, kazaları
bitirip, bu namazları kılmağa başlamalıdır.

Terâvih namazı câmi’de cemâat
ile kılınınca, başkaları evde yalnız kılabilir, günâh olmaz. Fakat câmideki
cemâat sevabından mahrûm kalır. Evde, bir veya birkaç kişi ile cemâat ile
kılarsa, yalnız kılmaktan yirmiyedi kat fazla sevab kazanır. terâvih namazına
bir defa niyet etmek kafi ise de her iftitâh tekbîrinde niyet etmek daha iyidir.
Yatsıyı cemâatle kılmıyanlar, terâvihi cemâat ile kılamaz. Yatsıyı cemâat ile
kılmıyan bir kimse, farzı yalnız kılıp, sonra terâvihi cemâat ile
kılabilir.

CENAZE
NAMAZI


Bir mü’minin vefât ettiğini, haber alan erkeklere,
erkek yoksa, kadınlara cenâze namazı farz-ı kifâyedir. Cenaze namazı, Allah için
namaz ve ölen kimse için duâdır. Ehemiyyet vermeyenin îmânı gider.
Cenâze
namazının şartları


1- Meyyit yani ölü müslüman olmalıdır.
2-
Yıkanmış olmalıdır. Yıkanmadan gömülen, üzerine toprak atılmamış ise, çıkarılıp
yıkanır, sonra namazı kılınır. Cenâzenin ve imâmın bulunduğu yerin temiz olması
lâzımdır.
3- Cenâzenin veya bedenin yarısı ile, başının veya başsız yarıdan
fazla bedenin, imâmın önünde bulunması lâzımdır.
4- Cenâze, yerde veya yere
yakın, ellerle tutulmuş veya taşa konmuş olmalıdır. Cenâzenin başı, imâmın
sağına, ayağı soluna gelecektir. Tersine koymak günahtır.
5- Cenâze imâmın
önünde hazır olmalıdır.

Cenâze Namazının
Farzları


1- Dört kere tekbîr getirmektir.
2- Ayakta
kılmaktır.

Cenâze Namazının Sünnetleri

1- Sübhâneke
okumak,
2- Salevât yani Allahümme Salli ve Bârik okumak,
3- Kendine ve
meyyite ve bütün müslümanlara af ve mağfiret için bildirilmiş olan duâlardan
bildiğini okumak.

Cenâze namazı, câmi içerisinde
kılınmaz.


Canlı olarak doğduktan sonra ölen çocuğun ismi konur,
yıkanır, kefenlenir, namazı kılınır.
Cenâze taşınacağı zaman, tabutun dört
kolundan tutulur. Önce cenâzenin baş tarafı sağ omuza, sonra ayak tarafı sağ
omuza, sonra baştarafı sol omuza, sonra ayak tarafı sol omuza konmak suretiyle
her birinde onar adım taşınır. Kabire varıldığı zaman cenâze omuzlardan yere
indirilmedikçe oturulmaz. Defnedilirken işi olmıyanlar otururlar.

Cenâze namazı nasıl kılınır


Cenâze
namazının dört tekbîrinden her biri, bir rek’at gibidir. Dört tekbîrin yalnız
birincisinde eller kulaklara kaldırılır. Sonraki üç tekbîrde eller
kaldırılmaz.

1- Önce niyet edilip ilk tekbîr alınıp, iki el bağlanınca
“Sübhâneke” okunur ve okunurken “vecelle senâüke” de denir. Fâtiha
okunmaz.
2- İkinci tekbîrden sonra, teşehhüdde otururken okunan (salevât)lar,
ya’nî (Allahümme salli) ve (Bârik) duâları okunur.
3- Üçüncü tekbîrden sonra,
cenâze duâsı okunur. Cenâze duâsı yerine “Rabbenâ âtinâ...” veya yalnız
“Allahümmağfir leh” demek veya duâ niyetiyle “Fâtiha-i şerîfeyi” okumak da
olur.
4- Dördüncü tekbîrden sonra, hemen sağa ve sonra sola selâm verilir.
Selâm verirken, cenâzeye ve cemâate niyet edilir.
İmâm yalnız dört tekbîri ve
iki omuza selâmı, yüksek sesle söyler, diğerlerini içinden okur.
Cenaze
namazı, kılındıktan sonra, tabutun yanında duâ etmek câiz değildir. Mekrûh
olur.


BAYRAM
NAMAZLARI


Şevval ayının birinci günü fıtır, ya’nî Ramazan
bayramının, Zilhiccenin onuncu günü ise, Kurban bayramının birinci günleridir.
Bu iki günde, güneş doğduktan sonra, iki rek’at bayram namazı kılmak, erkeklere
vâcibdir.

Bayram namazlarının şartları, Cuma namazının şartları gibidir.
Fakat, burada hutbe sünnettir ve namazdan sonra okunur.

Ramazan
bayramında namazdan önce tatlı [hurma veya şeker] yimek, gusül etmek, misvak
kullanmak, en iyi elbiseleri giymek, fıtrayı namazdan önce vermek, yolda yavaşça
tekbîr okumak müstehabdır.

Kurban bayramı namazından önce bir şey
yimemek, namazdan sonra önce kurban eti yimek, namaza giderken yüksek sesle,
özrü olan yavaşça tekbîr getirmek müstehabdır.

Bayram namazları iki
rek’attir. Cemâat ile kılınır, yalnız kılınmaz. Ramazan ve Kurban bayramı
namazlarının kılınışı aynıdır.

Bayram Namazı Nasıl
Kılınır


1- Önce “Niyet ettim vâcib olan bayram namazını
kılmağa, uydum hazır olan imâma” diye niyet ederek, namaza durulur. Sonra
“Sübhâneke” okunur.

2- Sübhânekeden sonra eller üç defa tekbîr getirerek
kulaklara kaldırılıp, birinci ve ikincisinde iki yana bırakılır. Üçüncüsünde,
göbek altına bağlanır. İmâm önce Fâtiha, sonra bir sûre okur ve beraberce rükû’a
eğilinir.

3- İkinci rek’atta, önce Fâtiha ve bir sûre okunur. Sonra iki
el üç defa tekbîr getirerek kaldırılır. Üçüncüde de yanlara bırakılır. Dördüncü
tekbîrde elleri kulaklara kaldırmayıp, rükû’a eğilinir. Kısaca: iki salla, bir
bağla, üç salla, bir eğil! diye ezberlenir.

Teşrik
Tekbîrleri


Kurban Bayramının arefesi günü, sabah namazından, dördüncü
günü ikindi namazına kadar, hacıların ve hacca gitmeyenlerin, erkek, kadın
herkesin, cemâat ile kılsın, yalnız kılsın, farz namazından sonra selâm verir
vermez, bir kere “Teşrîk tekbîr”ini okuması vâcibdir.

Cenaze namazından
sonra okunmaz. Camiden çıktıktan sonra veya konuştuktan sonra, okumak lâzım
değildir.


İmâm tekbîri unutursa, cemâat terk etmez. Erkekler, yüksek sesle okuyabilir.
Kadınlar yavaş söyler.

Teşrik Tekbîri:

“ALLAHÜ EKBER,
ALLAHÜ EKBER. LÂ İLÂHE İLLALLAHÜ VALLAHÜ EKBER. ALLAHÜ EKBER VE
LİLLÂHİLHAMD”.


CUMA
NAMAZI


Cuma namazının
önemi

Allahü teâlâ Cuma gününü müslümanlara mahsus kılmıştır. Cuma
günü öğle vaktinde, Cuma namazını kılmak, Allahü teâlânın emridir
Allahü
teâlâ, Cuma sûresi sonundaki âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki,
(Ey îmân
etmekle şereflenen kullarım! Cuma günü, öğle ezânı okunduğu vakit hutbe dinlemek
ve Cuma namazı kılmak için camiye koşunuz! Alışverişi bırakınız! Cuma namazı ve
hutbe, size başka işlerinizden daha faydalıdır. Cuma namazını kıldıktan sonra,
camiden çıkar, dünya işlerinizi yapmak için dağılabilirsiniz. Allahü teâlâdan
rızık bekleyerek çalışırsınız. Allahü teâlâyı çok hâtırlayınız ki,
kurtulabilesiniz!)
Namazdan sonra, isteyen işine gider çalışır, isteyen
câmide kalıp namaz kılmak ile, Kur’ân-ı kerîm ve duâ ile meşgul olur. Cuma
namazı vakti girince, alış-veriş günahtır.
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi
ve sellem” çeşitli hadîs-i şerîflerinde buyurdu ki:
(Bir müslüman, Cuma günü
gusül abdesti alıp, Cuma namazına giderse, bir haftalık günahları affolur ve her
adımı için sevâb verilir.)
(Cuma namazı kılmayanların kalblerini Allahü teâlâ
mühürler. Gâfil olurlar).
(Günlerin en kıymetlisi Cumadır. Cuma günü, bayram
günlerinden ve Aşûre gününden daha kıymetlidir. Cuma, dünyada ve Cennette
mü’minlerin bayramıdır).
(Bir kimse, mâni yok iken, üç Cuma namazı kılmazsa,
Allahü teâlâ, kalbini mühürler. Ya’nî iyilik yapmaz olur).
(Cuma namazından
sonra bir an vardır ki, mü’minin o anda ettiği duâ red olmaz).
(Cuma
namazından sonra, yedi defa İhlâs ve Mu’avvizeteyn yani Felak ve Nas surelerini
okuyanı Allahü teâlâ, bir hafta kazâdan, belâdan ve kötü işlerden
korur)
(Cumartesi günleri yahudilere, Pazar günleri nasaraya [hıristiyanlara]
verildiği gibi, Cuma günü de Müslümanlara verildi. Bu gün, Müslümanlara hayır,
bereket, iyilik vardır).


Cuma günü yapılan ibâdetlere,
başka günde yapılanların, en az iki katı sevâb verilir. Cuma günü işlenen
günahlar da iki kat yazılır.
Cuma günü, ruhlar toplanır ve birbirleriyle
tanışırlar. Kabirler ziyaret edilir. Bu günde kabir azâbı durdurulur. Bazı
âlimlere göre, mü’minin azâbı artık başlamaz. Kâfirin azâbı, Cuma ve Ramazanda
yapılmamak üzere, kıyâmete kadar sürer. Bu gün ve gecesinde ölen mü’minler,
kabir azâbı çekmez. Cehennem, Cuma günü çok sıcak olmaz. Âdem aleyhisselâm, Cuma
günü yaratıldı. Cuma günü Cennetten çıkarıldı. Cennettekiler, Allahü teâlâyı
Cuma günleri göreceklerdir.
Cuma Namazının
Şartları

Cuma günü onaltı rek’at namaz kılınır. Bunun iki
rek’atını kılmak farzdır. Öğle namazından daha kuvvetli farzdır. Cum’a namazı
farz olmak için iki türlü şartı vardır:

1 - Edâ şartları,
2 - Vücub
şartları.
Edâ şartlarından biri noksan olursa namaz kabûl olmaz. Vücub
şartları bulunmazsa kabûl olur.
Edâ, ya’nî Cuma namazının sahîh olması
için şartları yedidir:

1 - Namazı şehirde kılmak (Şehir: Cemâati en büyük
camiye sığmayan yer demektir.)
2 - Devlet reisinin veya vâlinin izni ile
kılmak. Bunların tayin ettiği hatib, kendi yerine başkasını vekil edebilir.
3
- Öğle namazının vaktinde kılmak.
4 - Vakit içinde hutbe okumak. Âlimler,
Cum’a hutbesini okumak, namaza dururken (Allahü ekber) demek gibidir
dedi.
Ya’nî iki hutbeyi de, yalnız Arapça okumak lâzımdır. Hatib efendi,
içinden Eûzü okuyup, sonra yüksek sesle, hamd ve senâ ve kelime-i şehâdet,
salât-ü selâm okur. Sonra, vaâz ya’nî sevâba, azâba sebeb olan şeyleri
hatırlatır ve âyet-i kerîme okur. Oturup kalkar. İkinci hutbeyi okuyup, vaâz
yerine, mü’minlere duâ eder. Dört halîfenin adını söylemesi müstehabdır. Hutbeye
dünya sözü karıştırmak haramdır. Hutbeyi, nutuk ve konferans şekline
sokmamalıdır. Hutbeyi kısa okumak sünnettir. Uzun okumak mekrûhdur.
5 -
Hutbeyi namazdan önce okumak.
6 - Cuma namazını cemâat ile kılmak.
7 -
Câmi kapılarını herkese açık tutmak.



Cuma namazının vücûb
şartları dokuzdur:

1 - Şehirde, kasabada oturmak. Müsafirlere farz
değildir.
2 - Sağlam olmak, hastaya, hastayı bırakamıyan bakıcıya ve
ihtiyarlara farz değildir.
3 - Hür olmak.
4 - Erkek olmak. Kadınlara farz
değildir.
5 - Âkıl ve bâliğ olmak.
6 - Kör olmamak. Yolda götüren olsa
bile, a’mâ olana farz değildir.
7 - Yürüyebilmektir. Nakil vâsıtası olsa bile
felçliye, ayaksıza farz değildir.
8 - Hapsedilmiş olmamak ve düşman korkusu,
hükûmetten, zâlimden korkusu olmamak.
9 - Fazla yağmur, kar, fırtına, çamur
ve soğuk olmamak.
Cuma Namazı Nasıl Kılınır
Cuma günü, öğle ezânı
okununca, onaltı rek’at Cuma namazı kılınır. Bunlar sırası ile şöyledir:
1 -
Önce, Cuma namazının dört rek’atlik “İlk sünneti” kılınır. Bu sünnet, öğle
namazının ilk sünneti gibi kılınır. Buna niyet, “Niyet ettim. Allah rızası için,
Cuma namazının ilk sünnetini kılmağa, döndüm kıbleye” diye yapılır.
2 -
Sonra, cami içinde ikinci ezân ve hutbe okunur.
3 - Hutbe okunduktan sonra,
kâmet okunup cemâat ile Cuma namazının iki rek’atlik “farzı” kılınır.
4 -
Cuma namazının farzı kılındıktan sonra, dört rek’atlik “Son sünneti” kılınır.
Bunun kılınışı öğle namazının ilk sünneti gibidir.
5 - Bundan sonra, “Üzerime
farz olan kılamadığım son öğle namazının farzını kılmağa” diye niyet ederek,
“Âhir zuhur” namazı kılınır. Dört rek’atlik bu namazın kılınışı öğle namazının
farzının kılınışı gibidir.
6 - Sonra da, iki rek’at “Vaktin sünneti” kılınır.
Kılınışı, sabah namazının sünnetinin kılışını gibidir.
7 - Bundan sonra,
Âyetel-kürsî ve tesbihler okunup, duâ edilir.
Cuma Gününün Sünnet ve
Edebleri:

1 - Cumayı perşembe gününden karşılamak.
2 - Cuma günü gusl
abdesti almak.
3 - Başı traş etmek. Sakalın bir tutamdan fazlasını ve
tırnakları kesmek. Temiz elbise giymek.
4 - Cuma namazına mümkün olduğu kadar
erken gitmek.
5 - Ön safa geçmek için, cemâatin omuzlarından
aşmamalıdır.
6 - Câmide namaz kılanın önünden geçmemek.
7 - Hatib efendi
minbere çıktıktan sonra hiç bir şey söylememek, konuşana işaretle bile cevap
vermemek ve ezânı tekrarlamamak.
8 - Cuma namazından sonra Fâtiha, Kâfirûn,
İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini yedi kere okumak.
9 - Ehl-i sünnet âlimlerinin
kitablarından anlatan âlimlerin dersinde, va’zında bulunmak.
10 - Cuma
gününü, hep ibâdetle geçirmek.
11 - Cuma günü salevât-ı şerîfe
getirmek.
12 - Kur’ân-ı kerîm okumak, (Kehf) sûresini okumalıdır.
13 -
Sadaka vermek.
14 - Ana-babayı veya kabirlerini ziyâret etmek.
15 - Evin
yemeklerini bol ve tatlı yapmak.
16 - Çok namaz kılmak. Kazâya kalmış namazı
olanlar, kazâ namazı kılmalıdır.
17 - Cuma gününü hep âhıret işleriyle
geçirmek.




Namaz vakitlerinin 'sırrı'

Namaz vakitlerinin 'sırrı'

Âlem öyle
nurlu bir sarmal içinde ki, her an beş vaktin beşi de dünya içinde ayrı ayrı
yerlerde yaşanabiliyor. O vakitlerin öyle güzel sırları var ki, bize kulluğumuzu
ve ahireti hatırlatıyor. Namaz, Rabb’imizin “Celal”ine karşı kavlen ve fiilen
“Sübhânallah” deyip takdis etmek, “Kemal”ine karşı, lâfzan ve amelen “Allahü
Ekber” deyip tâzim etmek. “Cemal”ine karşı da kalben, lisanen ve bedenen
“Elhamdülillâh” deyip şükretmektir.
İbâdetin mânâsı da kulun Rabb’ine karşı
kendi kusurunu, acz ve fakirliğini görüp her şeyi elinde tutan Yüce Rabb’imizin
önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir.
Her namaz vaktinde ruhumuzda
canlanan şey, tek ve sonsuz olanın O (cc) olduğudur, bakî, sermedî, ebedî olan
O’dur. Nurun kaynağı, ebedi saadetlerin sahibi O’dur. Her namaz vaktinde
zihnimizde bu duygular sümbüllenir.
Başka bir kapı yoktur. Başımızda ecel
kılıcı, ensemizde Azrail’in (as) nefesi bulunmaktadır. Kabrimizi karanlıklar
yurdu olmaktan çıkarıp Cennet bahçelerinden bir bahçe haline getirecek olan şey
imanımız, amelimiz ve Rabb’imize olan muhabbetimizdir. Ümidimiz O’nun (cc)
rızasına, Habibi’nin (sas) şefaatine nail olmaktır. Bu yüzden her bir namaz
vaktinde gizlenmiş sırlara vâkıf olmamız gerekir.
Bediüzzaman Hazretleri,
namaz vakitlerini izah ederken gece ve gündüzlerin alemin büyük saatinde
“saniyeler”, senelerin “dakikalar”, ortalama insan ömrünün “saatler” ve alemin
hayat devirlerinin de “günler” hükmünde olduğunu belirtiyor. Yine bunların
birbirine baktığını, birbirine misal olduğunu, birbirinin hükmünde olduklarını
ve hatırlattıklarını ifade ediyor.




SABAH VAKTİ:
Yepyeni
bir başlangıçtır

Sabah tatlı bir neş’edir. Mahmurluk perdesi altında
alemde pırıl pırıl tecelli eden yaratılışa aynadır. İmsak vakti, yani sabah
namazı vaktinin girmesi, yani şer’i günün başlayışıyla yepyeni bir hayat başlar.
Her bir namaz vakti için bir saati göz önüne getirelim (dijital saati değil!).
Akrep, sabah namazı vaktini gösterdiğinde o an aynı zamanda, bizim anne karnına
düştüğümüz ânı, yine kâinatın yaratıldığı 6 günden ilk günü ve yıl içindeki
bahar mevsimini gösterir. Elimizi Allahü Ekber deyip kaldırdığımızda zihnimizde
ana rahmindeki halimiz ve kâinatın Rahmetenlil Alemi’nin (sas) yüzü suyu
hürmetine ve yine O’nun (sas) nurundan yaratılışı canlanır. Tesbih, tahmid ve
tekbirlerimiz hep o hale şükür içindir.


ÖĞLE VAKTİ:
Gençlik ateşi
ve Cehennem!

Öğlenin şiddetli hararetinin başları yaktığı zaman, yazın en
sıcak dönemine, insanda gençliğin söz dinlemeyen en ateşli çağına işaret eder.
Yine, öğlenin sıcağı bize hiçbir gölgenin bulunmayacağı mahşer gününü
hatırlatır. Kainatın ömründe ise öğle vakti Hz. Âdem’in yeryüzüne iniş dönemine
işaret eder.



İKİNDİ VAKTİ:
Ömrün sonu ve
sonbahar

İkindi vakti, güneşin renginin sarardığı, batmaya meylettiği
zamandır. İçinde sonbahar hüznünü de taşır. Yine, insanoğlunun da artık
saçlarına ak düşüp, belinin yavaş yavaş bükülmeye başladığı, dünya lezzetlerinin
de “acılaşmaya” başladığı döneme işarettir. İkindi vakti, insanoğlunun ve
kainatın son dönemine de işaret eder. Yine, son peygamber olan Efendimiz’in
(sas) vazifeye başlamasıyla âlemin son sürece girişini de hatırlatır. Biz ikindi
vaktini yaşarken az sonra güneşin batacağını, yakında kendimizin ve kâinatın da
öleceğini düşünürüz. İkindiyi eda edip de her şeyin batmaya doğru gittiğini
görürken tek sığınılacak kapının Rabb’imiz ve O’nun Resulü’nün sünnet-i
seniyyesi olduğunu tefekkür ederiz.




AKŞAM VAKTİ:
Ölüm ve
kıyamet ânı

Artık gün batmıştır. Ferdi olarak imtihanımız bitmiş, son
nefesimizi vermişiz. Ne güneşte o cebbar yakıcılıktan, ne de bizde küçük dağları
ben yarattım havasından eser kalmıştır. Sonbahar gibi ikindinin tatlı serinliği
geride kalmış, güneş kaybolmuş, hafif bir kızıllık dışında ondan hiçbir eser
görünmüyor. Az sonra günle birlikte biz de karanlıklara karışmış olacağız.
“Güneş katlanıp dürüldüğünde, yıldızlar döküldüğünde, dağlar yürütüldüğünde...”
(Tekvir, 81/1-3) ikazları kulaklarımızda çınlıyor. Akşam ezanı okunduğunda ve
namaz için ellerimizi kaldırdığımızda sanki kendi cenaze namazımızla birlikte
tüm kainatın cenaze namazını da kılıyor gibi oluruz. Önümüzdeki tabutta hem
geride kalan gün, hem sonbahar mevsimi, hem kendi cesedimiz, hem de tüm
canlıların naaşı vardır. Bu namaz bu kadar hüzünlüdür. Artık geriye dönüş
yoktur. Alem susmuş, Sûr üfürülmüştür. Bütün diklenişler, bütü ceberrutluklar
son bulmuş, müthiş bir sessizlik, alemi kaplamış, İlahi kader ânı
beklenmektedir. Geriye dönüş artık mümkün değildir ve “keşke”ler, “eyvah”lar
dönemi başlamıştır.




YATSI VAKTİ:
Büyük sessiz
karanlık

Artık geride kalan ne güne ne mevsimlerin tatlılığına, ne de
insan olarak “yaşadığımıza” dair hiçbir iz yok. Gündüzün ne sıcağı ne de ışığı
kalmış. Bizim için de acı son gerçekleşmiş. Kimse, kendi torunlarımız bile bizi
hatırlamıyor, çoğu ismimizi bile unutmuş. Hayat susmuş, kainat dahi ölmüş.
Toprağın üstündeki tüm cıvıltı, kargaşa sona ermiş. Herkes hesap gününü
bekliyor. İşte bu kadar karanlıklar içinde o geceyi ancak “teheccüd”ümüz
aydınlatabilir, bize yoldaş olabilir. O karanlıkları aydınlatacak yegane nur
kaynağı odur.
 
  Toplam 5556 ziyaretçi (9188 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol